
ÖĞRETMENİM; REHBERİM OLUR MUSUN?
20 Şubat 2023
JETON DÜŞTÜ MÜ? KAÇ KÖŞELİ?
20 Şubat 2023Öğrenci, hayatı tanımak ve tutunmak için sürekli öğrenmek zorunda kalan kişidir.
Öğrenci, iradesi dışında bir mekânda uzun bir süre kalarak birçok öğretmeni dinlemek ve onun söyledikleri ya da anlattıklarını not etmek, anlamak ve de yapabilmek zorunda olan kişidir.
Öğrenci, hayat için gerekli olduğu söylenen (ya da sınavlar için) birçok dersi (matematik, fen, sosyal, Türkçe, yabancı dil vb. …) ve o derslerin konuları, kazanımlarını öğrenmesi gereken kişidir.
Öğrenci, derslerdeki sorular yetmiyormuş gibi bir de etrafındaki insanların (aile, dost, akraba, komşu gibi) “sınavlardan kaç aldın?”, “derslerine iyi çalışıyor musun?”, “öğretmenlerini iyi dinliyor musun?” vb. birçok sorusuna cevap bulmak zorunda kalan aynı zaman da yine benzer kişilerin “bizim zamanımızda” diye başlayan nasihatlerini dinlemek zorunda kalan kişidir.
Öğrenci, annelerin her gün bıkmadan, usanmadan, istikrarlı bir şekilde “bugün okul nasıl geçti?”, “ödevin var mı?”, “yaramazlık yapmadın değil mi?” vb. sorularına muhatap olan kişidir.
Üstüne üslük bu söylediğim ve söyleyemediğim tüm iş ve işlemleri yerine getirip sonuçlarını ancak yıllar sonra alabilecek olan kişidir öğrenci.
İlkokul 1. Sınıfa başlayacak bir çocuğa denilse ki,
“bak çocuğum; bu yıl okula başlayacaksın.”
“Okul nasıl bir yer baba ya da anne”,
“Okul; haftada beş gün ( Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma), her gün günde altı – sekiz saat bulunacağın bir yerdir. Her biri kırkar dakikalık dersten oluşan, derslerin arasında da on dakika arkadaşlarınla oynayabileceğin teneffüsleri vardır. Türkçe, matematik, hayat bilgisi, beden eğitimi, resim, müzik, yabancı dil gibi dersler öğretilir. Bu derslerin ayrı ayrı kitapları, defterleri ve yardımcı kaynakları olur ve bunları her gün okula ve eve taşırsın. Her bir derse ayrı öğretmen girebilir. Öğretmenler öğrettiği bilgileri pekiştirmek için zaman zaman (bu her zaman da olabilir) eve ödev verirler. Ayrıca dersleri, konuları öğrenip öğrenmediğini görmek için sınavlar yapılır. Orada ilk defa tanıyacağın öğretmenlerin ve arkadaşların olur.”
Diye anlatsak kaç çocuk kabul ederdi? “Uf öğrencilik ne de zormuş” mu derdi. Yoksa “okul harika bir yermiş. Hemen gitmek istiyorum” mu? Varın siz karar verin.
Bu yaşımızda bile (yaşımızda ne varmış.) zorunlu olarak katıldığımız (toplantı, seminer vb.) alanlarda ne kadar zorlandığımızı hele bir de ilgimizi çekmeyen bir şey olursa ya da bizim tarzımızda sunulmuyorsa hemen çıkmak istediğiniz hiç olmadı mı? Olmadı diyorsanız ya dinlerken uyuyakalmışsınız ya da çok sabırlısınızdır. Tebrik etmek lazım. Bazen de kendimizi geliştirmek için katıldığımız bir semineri arkadaşımıza söylediğimizde “ne işine yarayacak?” “ne gerek var?” denildiğini duymuşsunuzdur herhalde.
İşte Öğrencilerde belki ilgilerini çekmeyen, belki kendi tarzlarında sunulmayan, belki sınavda çıkmayacağı için önemsemedikleri birçok dersi zorunlu olarak en az kırk dakika boyunca dinlemek ve gereğini yapmak zorundalar.
Peki, şimdi ne diyoruz? İçinizde (ilkokul, ortaokul, lise, üniversite) okula gittiği için pişman olan var mı? Belki gittiğimiz okuldan memnun kalmamışızdır. Ama okumaktan hiç pişman olanını görmedim. Hatta keşke şu okulu da okusaydım diyenimiz çoktur.
Okul sıkıcı bir yerdir. Okula göndermeyelim demek istediğimi düşünmüyorsunuz herhalde. Ben sadece öğrencileri ve öğrenciliği anlamamız gerektiğini bunu da kendi yaşadıklarımızı düşünerek yapmamız gerektiğini söylüyorum. Öğrenciliği anlamak için çocukluğumuza dönmek gerekmiyor. Yeni şeyler öğrenirken çektiğimiz sıkıntıların farkında olmak yeterli. Öğrencilik mezarda biten bir meslek çünkü.
Ben okullarımızın sadece bilgi yüklemesi yapılan yer değil, sosyallik ve kültürün yaşatıldığı yerler olması gerektiğini savunanlardanım. Uf öğrencilik ne de zormuş? Denildiğinde “yaşamak kolay mı? Öğrencilik yaşamdır.” Diyenlerdenim. Tüm hayatınız öğrencilikle geçsin…