
BABACIĞIM; SANA İHTİYACIM VAR…
20 Şubat 2023
UFF ÖĞRENCİLİK NE DE ZORMUŞ…
20 Şubat 2023Öğretmen, öğrencinin yaşaması ve toplumda saygın bir kişi olması için ihtiyacı olan bilgi ve becerileri öğreten, aynı zamanda onun davranışlarını eğiten ya da eğitilmesini sağlayan bir kişidir.
Öğretmen, öğrencinin kendini keşfetmesi ve topluma, yöresine, ülkesine yararlı, verimli ve üretken olması için gecesini gündüzüne katan bir kişidir.
Öğretmen, hangi şartlar olursa olsun öğrencisinin geleceğe hazırlanması ve bunun için gerekli donanımlara ulaşması için gayret eden bir kişidir.
Öğretmen, öğrencisinin yaşadığı toplumu ve bu toplumun köklerini, değerlerini, gelenek ve göreneklerini tanımasını ve benimsemesini sağlayan kişidir.
Öğretmen şairin de dediği gibi,
“ Sen bir ana,
Sen bir baba
Her şey oldun
Artık bana”
Öğrencisinin annesinden de, babasından da belki daha yakın, onların sırdaşı, arkadaşı, omuzuna yaslandığı, onunla birlikte ağladığı, onunla birlikte güldüğü, onunla birlikte yaşadığı, onun yoldaşı, koçu, her şeyidir. Kısacası rehberidir.
Sadece öğrencisinin mi rehberidir? Hayır, hayır…
Öğrenciyle bağı olan (annesinin, babasının, dedesinin, nenesinin, halasının, dayısının vb. …), onun olumlu, olumsuz etkilendiği ya da etkileyen herkesin rehberidir.
“ Hocam benim (oğlum, kızım, yeğenim, torunum, kuzenim…) hangi (okulu, mesleği) seçsin. Siz daha iyi bilirsiniz.”
“ Hocam benim (oğlum, kızım, yeğenim, torunum, kuzenim…) beni dinlemiyor. Ne yapayım? ”
“Hocam benim (oğlum, kızım, yeğenim, torunum, kuzenim…) (sinirli, agresif…), çalışmıyor, üretmiyor, paylaşmıyor, yardım etmiyor. Ne yapmalıyım? ”
Buna benzer birçok durumu Öğretmenlerimize aktarıp yardım istemiyor muyuz? Hatta onlara “Sizin sözünüzü dinliyor hocam siz bir konuşsanız” diyerek. İşte bizlere de yol göstericilik yapıyorlar. Rehber oluyorlar. Bizim buna ihtiyacımız var. Hem de çok. Öyle değil mi?
Neden ihtiyacımız var biliyor musunuz?
Bizler çocuklarımızı 5 – 6 yaşlarına kadar kendi dağarcığımızda neler varsa ona göre yetiştirdik. Çalıştık, çabaladık. Ne yaptıysak yaptık ve bu yaşa kadar getirdik. Ancak artık kıyamadığımız, belki gün boyu beraber olduğumuz çocuklarımızdan günün belli saatlerinde -ki uzun bir saat- onlardan ayrıldık. Tabi sadece biz ayrılmadık. Çocuklarımız da bizlerden ayrıldı. Ne için? Onların daha iyi yetişmeleri için elbette. Peki, bu yaşlardan sonra kime teslim edeceğiz üzerine titrediğimiz çocuklarımızı. Öyle biri olmalı ki en az bizim gibi sevmeli çocuklarımızı, bizim gibi saygı duymalı, değer vermeli ve hissettirmeli, sabretmeli yaptıklarına ve de hiç bıkmamalı ondan. Bunların yanında öğretmeli her şeyi ama her şeyi… Kim yapabilir ki bütün bunları çocuklarımıza? Biz zorlanırken. Dayısı mı? Amcası mı? Dedesi mi? Halası mı? Teyzesi mi? Bütün bu saydıklarım kendi kanımızdan, canımızdan olmasına rağmen yukarıda çocuklarımız için söylediklerimi yapabilirler mi? Yapabilirlerse ne kadar zaman yapabilirler? Hepimiz bu son soruların cevabını biliyoruz. Elbette özverili davranabilirler ancak bunların hepsini yapamazlar. O zaman biricik yavrularımızı kime teslim edelim? Bu sorunun hepimizce verilmiş ortak cevabı ÖĞRETMENE…
Evet, çocuklarımızı kendimizden sonra teslim edebileceğimiz en özverili kişiler öğretmenlerimizdir.
Öğretmen, çölde yolunu kaybetmişlere yol gösteren rehber gibidir. “Öğretmenim, rehberim olur musun?” denildiğinde gözlerinin içi gülen ve tüm kalbiyle “Evet, tabi ki olurum” diyerek ömrünü bu uğurda harcayan ve de çocuklarımıza bilinmeyen hayat yolculuğunda rehber olan yürekli öğretmenlerimizdir.
Ama her öğretmen mi böyle dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ben bilmem! Öğretmen dediğin böyle olur.