
SORALIM… ÖĞRENELİM…
20 Şubat 2023Ne demek alay? Ve neden eğitimin önünde en büyük engel?
Alay: Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma ve görmezden gelme.
Her ne kadar kitlesel eğitim verilse de, hepimiz biliyoruz ki öğrenmek bireyseldir. O halde her bireyin öğrenme hızı farklıdır. Bu sebeple kişinin başkalarıyla karşılaştırılması yanlıştır. Çünkü her yönüyle birbirinden farklı olan ya da hiçbir yönüyle birbirine benzemeyen bireylerin karşılaştırılması doğru sonuçlar doğurmadığı gibi bireylerin kendini bulması, keşfetmesi değil de birbirlerine benzemesi gibi anlamsız bir durumla karşılaşırız. Bu durum da ülkemiz için bir felakettir. Neden felaket olsun ki diyenler olabilir. Düşünsenize bireyler kendilerini tanımak, keşfetmek yerine diğerine benzemeye çalışıyor. Bu da yeteneklerin körelmesi ve ölmesi demek değil midir? O zaman ne mucit olur ne de icat. Üreten kalmaz, Üretkenlik ölür. Bu da bir ülke için felaket değil de nedir?
Peki, biz toplum olarak kendimizi başkalarıyla ya da diğer bireyleri (küçük, büyük fark etmez.) birbirleriyle karşılaştırıyor muyuz? Hem de nasıl. O kadar çok ki kendimizi bir türlü bundan alıkoyamıyoruz. Tabi bunun sonunda da elbette karşılaştırdığımız kişi gibi yapamayacağımızdan, başlıyor kıskançlık, haset, kin vb. bunlar bizi geliştiriyor mu? Nerdeee? Daha da çöküyoruz dibe doğru. İşte tam bu anda başlıyor “ALAY” etmek. Madem biz ulaşamıyoruz, o da ulaşmasın diyerek ölüyor ve öldürüyoruz yeteneklerimizi. Bununla da kalmıyor, akran zorbalığı ve bezdirme (mobbing) ile devam ediyor. Sonunda koskoca bir hayal kırıklığı, güvensizlik (kendimize ve diğerlerine), verimsizlik başlıyor. Sadece bu da değil, bedeni ve ruhsal hastalıklar oluşuyor.
Bunca zorlu süreçleri nasıl atlatmalıyız? Desem ki sizinle alay edenlerle konuşarak çözün. Çok da çözüm olacakmış gibi gelmiyor. Çünkü kişi zaten bu durumu kavrasa bunu yapmaz. Ayrıca başkalarını değiştirmek kolay değil, ancak kendimizi geliştirebiliriz. O zaman böyle durumlardan kurtulmanın en kolay yolu kendimizi geliştirmek sanırım. Bu kolay mı? Hayır, ama diğerlerini geliştirmek daha da zor sanki.
Şimdi sizlere bir hikâye paylaşmak istiyorum.
Bilge olmak istemiş bir genç ve bir bilgeye gitmiş ona “senin gibi bilge olmak istiyorum. Beni öğrenciliğe alır mısın?” alırım demiş bilge ama bir şartım var. “nedir şartın” demiş genç. Bilge şöyle bir yaslanmış geriye ve gence demiş ki “bir yıl boyunca kim sana hakaret eder, kötü söz söyler, alay ederse… Sen ona bir lira vereceksin.” Biraz tuhafına gitmiş gencin ama başka çaresi de olmadığı için “peki” demiş. Bir yıl boyunca kim ona hakaret eder, kötü söz söyler, alay ederse… Ona bir lira vermiş. Bir yılı tamamlayan genç doğruca bilgenin yanına gitmiş ve ona “bir yıl boyunca kim bana kötü söz söylediyse, kim alay ettiyse, kim hakaret ettiyse ona bir lira verdim ve bir yıl tamamlandı şimdi beni öğrenciliğe alır mısın?” “Tamam, öğrenciliğe alırım” demiş bilge ve devam etmiş. “şimdi sen çarşıya git ve biraz kahvaltılık al da beraber kahvaltı yapalım sonra devam ederiz.” “Peki” demiş genç parayı alıp çarşının yolunu tutmuş. Bu arada çarşıya giden kestirme bir başka yolu bilen bilge kıyafetlerini değiştirerek gençten önce çarşıya varıp bir köşeye gizlenmiş. Genç çarşıya girer girmez ona hakaretler ediyor, kötü sözler söylüyor ve alay ediyor ancak genç hiç tepki vermiyormuş. Bilge gencin elinden tutmuş “Ben sana hakaretler ediyorum. Sen ne diye tepki vermiyorsun.” Deyince genç “daha önce olsaydı bir lira vermek zorunda kalacaktım. Şimdi ise bir lira vermem gerekmiyor.” demiş. Kendini açık eden Bilge: “şimdi seni öğrenciliğe alıyorum.” diyerek şu sözü söylemiş. “Bilgeliğin ilk şartı ‘ETKİLENMEMEKTİR!’”