
KARPUZU NASIL SEÇERDİNİZ?
20 Şubat 2023
SORMAK… PEKİ NASIL?
20 Şubat 2023Karpuzu nasıl seçtiğimizden yola çıkarak insanların hayatı algılama biçimlerini yani öğrenmede kullandığımız yöntemleri keşfetmeye çalışmıştık, buna öğrenim stilleri deniyor ancak ben buna hayatı algılama biçimimiz diyorum. Neyse kavramlar üzerinde tartışmaya gerek yok sadece durumu anlasak yeterli sanırım.
Tatma ve koklama duyularımızı belli yaşlardan sonra (özellikle dünyayı anladığımız, farkındalık düzeyinin arttığı ergenlik çağlarımızdan sonra) öğrenmede belirgin olarak kullanmıyoruz. Demek istediğim şimdilerde yeni bir şeyle karşılaştığımız zaman o şeyi çocukluğumuzda yaptığımız gibi hemen ağzımıza götürüp tadını ve kokusunu merak etmiyoruz. Çünkü nede olsa yenecek ve yenmeyecek şeyleri öğrendik. Şimdi bu duyularımızı öğrenmede nasıl kullanıyoruz peki? Öğrenmede kalıcılık, pekiştirmek, somutlaştırmak, hafızaya almak ve hatırlamakta kullanıyoruz. Örneğin “elma” dediğimizde onun; rengi ve görünüşü, tadı, kokusu, sertliği-yumuşaklığı, söylenişi gibi durumları göz önünde bulundurarak öğrenir ve de hafızamıza alırız. Ancak “elmanın” tat ve kokusunu önceki bilgilerimizle karşılaştırarak tahmin ederiz. Tadında ya da kokusundaki değişiklikler o elmayı kalıcı kılar. Kısaca artık tat ve kokuyu bir kavramı ya da bir nesneyi öğrenirken birincil öğrenme şeklimiz olarak değil, diğer öğrenme şekillerine yardımcı olarak kullanmaktayız. Onun için öğrenme stillerini görsel, işitsel, dokunsal diye genelde üç başlıkta incelemekteyiz. Bu durumu hallettikten sonra şimdi asıl hayatı algılama biçimlerimizi inceleyebiliriz.
Ben görselim diyorsanız; bir kavramı, olayı, kazanımı, durumu vb. öğrenirken resimlerden, görüntülerden, renkli şeylerden, görmekten, bakmaktan hoşlanıyorsunuzdur. Ayrıca hızlı konuşuyor olmalısınız. Neden öyle söyledim biliyor musunuz? Çünkü göz en hızlı öğrenmemizi sağlayan duyumuzdur. Gözümüz saniyede on milyondan fazla bilgi parçasını alma ve anında işleme kapasitesine sahiptir. Göz bu kadar hızlı olunca görme duyusuyla öğrenenlerde, dil göze yetişemez dolayısıyla hızlı konuşurlar. Böyle öğrenen biriyle karşılaşırsanız ona bir şeyleri sözle ifade etmeye çalışmayın ona çizin, fotoğraflayın, canlandırın, renklendirin bakın o zaman daha kolay sonuç verdiğini göreceksiniz. “Elma” dediğim zaman zihninizde büyük kırmızı parlak bir elma görüntülediniz değil mi?
Ben işitselim diyorsanız; bir kavramı, olayı, kazanımı, durumu vb. öğrenirken seslerden, gürültülerden, vurgulardan, söylenişlerden, konuşmalardan, kelimelerden hoşlanıyorsunuzdur. Ayrıca vurgulu konuşuyor olmalısınız. Film izlerken herkesi susturuyor musunuz? Ya da izlediğiniz bir videonun sesi anlaşılmıyorsa rahatsız oluyor musunuz? Dokunduğunuz herhangi bir cismin (sesi olsun olmasın) sesini alabiliyor musunuz? Birini dinlerken karşınızdaki açık ve anlaşılır konuşmuyor ya da kelimeleri tam kullanmıyor veya yutuyorsa bu sizin için önemli mi? Bir resme baktığınız halde “şimdi bu resimde ne anlatmak istedin” diye soruyor musunuz? Daha da artırabiliriz ama yeterince anlaşıldı sanırım. Eğer bu ve buna benzer sorulara evet diyorsanız hayatı kulaklarınızla algılıyorsunuz ve de işitselsiniz. Eğer bir işitsele bir durumu, olayı ya da kazanımı öğretmek istiyorsanız o zaman sözcüklere ve onun duymasına özen gösterin. Duymadığı bir şeyi algılaması, öğrenmesi çok zordur. “Elma” dediğim zaman zihninizden ısırdığınızda çıkan sesi duydunuz değil mi?
Ben dokunsalım diyorsanız; bir kavramı, olayı, kazanımı, durumu vb. öğrenirken hissetmekten, dokunmaktan, uygulamaktan hoşlanıyorsunuzdur. Ayrıca ağır ağır konuşuyor olmalısınız. Herhangi bir olayın, kazanımın, durumun bir kısmını bilmediğiniz ya da kavrayamadığınızda konunun tamamını anlayamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Yaşadığınız bir olayı gereksiz detaylara girerek mi anlatıyorsunuz? Yazarak mı daha kolay öğreniyorsunuz? Bir konuyu derinlemesine ve geç mi öğreniyorsunuz? Bir durumu bizzat kendiniz uyguladığınızda mı daha kolay öğreniyorsunuz? O zaman siz dokunsalsınız. Eğer bir dokunsala bir bilgiyi aktarmak ve onun öğrenmesini istiyorsanız o zaman onun hislerine, dokunmasına dikkat edin. Dokunmadığı, hissetmediği bir şeyi öğrenmesi zordur. “Elma” dediğim zaman zihninizden ısırdınız, tadı ve kokusuyla hissettiniz değil mi?
Ben de bunların hepsi var dediğinizi duyar gibiyim. Elbette hepsi olacak ancak bir tanesi sizin asıl algılama biçiminiz, diğerleri onun yardımcılarıdır. Öğrenmek kolay mı? Tabi ki kolay ancak nasıl öğreneceğimizi bilmek biraz zor olabilir. Eee o da sizin ferasetinize kalmış…