EBEVEYNLİK ZOR (MU)?
20 Şubat 2023BABACIĞIM; SANA İHTİYACIM VAR…
20 Şubat 2023Anne, ne yaparsanız yapın asla değerini tam olarak bilemediğimiz ve bilemeyeceğimiz, onu anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığı dünyanın en özel insanı…
Anne, fedakârlığın, çalışkanlığın, üretkenliğin gerçek anlamı.
Anne, sevginin kaynağı…
Annelerimiz toplumun temel taşları ve bizim baş tacımız… Ne kadar övsek, ne yapsak az gelir.
Bir söz vardır. “bir annenin yetiştiremediği çocuğu, hiçbir eğitimci yetiştiremez” bu söz doğru mudur? Bilmiyorum ama annelerimiz bizleri yetiştirmek için neler yaptılar neler…
Bütün hayat düzenini değiştirdiler. Evi bize göre düzenlediler. Tüm alışkanlıklarından vazgeçtiler. Uykularından feragat ettiler. Sadece bunlar mı? Kendi isteklerini yıllarca rafa kaldırdılar. Bizim için yaşadılar. Ömürlerini bizim için harcadılar. Neden? Fıtrat mı? Sevgi mi?
Ne derseniz deyin ama hiçbir beklentisi olmadan bir başkası için ömrünü veren bir kişiye ancak şapka çıkartılır.
Peki, bunca emek ve gayretin sonucunda istenilen çocuklar yetişiyor mu? Yani çocukların yetişmesinden memnun muyuz? Çocuklarımızda olması gereken becerileri kazandırabiliyor muyuz?
Şimdiki çocuklar her şeyi bizden önce öğreniyor, bilgileri çok ama becerileri yetersiz. Bu durumun nedeni ne?
Annelerimize seslenmek istiyorum. Değerli annelerimiz sizlerin yaptıklarınızın değeri ölçülemez. Çocuklarınızın becerikli olması size bağlı. Nasıl mı? Çocuklar yürümeye başladığı ve eşyaları tanıdığı yaşlarda kısaca üç-altı yaşları arasında kendini büyümüş görmek isterler. Her şeyi kendilerinin yapabileceğini göstermek isterler. İşte tam o sıralarda sizler çocuklarınız için “daha çok küçük, bunu yapamaz” derseniz işte beceri kazanmasına olumsuz etkide bulundunuz demektir. Bırakın yapsın yapabilsin uğraşsın. Günümüz çocuklarının en önemli sorunlarından birisi mücadele eksikliği, çabuk pes etmeleri, bırakın mücadele etsin onu sadece izleyin. Çocuklar bir şeyi ne kadar çok yaparlarsa o kadar çok ve kalıcı öğrenir. Bu durum bizim için de öyle değil mi?
Çocuklarınızı sanal bir dünyada değil, hayatın gerçekleriyle ve gelecek için (kendi hayatlarını yaşayacakları döneme göre) yetiştirin.
Şimdi hikâyenin tam sırası “bir kimse ipek böceği tırtılını izliyormuş. Tırtıl kozasını örmüş ve kozadan dışarı çıkmak için büyük bir çaba harcamakta ancak bir türlü dışarı çıkamıyormuş. Adam uzunca bir müddet bu durumu izlemiş ve tırtıla yardım etmeye karar vermiş. Bir makas bulup tırtılın çıkmak için uğraştığı kozanın o kısmını keserek bir delik açmış. Tırtıl kanatları oluşmakta olan bir kelebeğe dönüşmek üzereymiş ve adamın açtığı delikten kolayca dışarı çıkmış fakat yere düşmüş ve uçamamış. Tırtılın kelebek olup uçarak geçireceği bir günü sürünerek geçirmiş. Adam bu duruma çok üzülmüş ama ondan sonra yapılacak bir şey yokmuş. Meğer tırtılın kelebeğe dönüşürken kanatlarının sağlam olması için o mücadeleyi yapması ve kozadan çıkarken zorlanarak gelişmesi gerekiyormuş.”
İşte değerli annelerimiz çocuklarımızın kendi hayatlarını sürünerek yaşamamaları için sizin yanınızda hayatın zorluklarıyla yüzleşmeleri ve güçlenmeleri gerekir. Çocuklarınızı küçük görüp onların yapmaları gereken işleri siz yaparsanız, elbette siz gelişirsiniz ama onlar gelişemez. Bırakın işlerini kendileri yapsın. Yoksa zeki ve bilgili çocuklarınız olur ama becerikli olamazlar. İnanın böyle çocuklar artmaya başladı. Lütfen çocuklarınızın hayatlarını kolaylaştırmayın, onları gerçek hayatla yüzleştirin. Bence onlara yapabileceğiniz en büyük iyilik budur. Benden söylemesi…